SEC Başkanı Gary Gensler, son zamanlarda yaptığı bir röportajda, kripto para sektörünün güven ve yatırımcı korumasını temel almadan sürdürülebilir olamayacağını vurguladı.
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) Başkanı Gary Gensler, CNBC ile yaptığı son röportajda, kripto para sektöründe güvenin kritik bir ihtiyaç olduğunu tekrarladı ve kripto para birimlerini otomobil gibi tarihsel yeniliklerle karşılaştırdı.
Gensler, yeniliğin şart olduğunu ancak bunun ancak güven ve şeffaflık ile sağlanabileceğini vurguladı. SEC’nin piyasada “polis” rolünü üstlenerek, düzenleyici kurumların piyasa güvenliğini sağlama konusundaki hayati önemine dikkat çekti.
Ek olarak, bu sektörün sıkı kurallar ve uygun denetim olmaksızın kendi kendine ayakta kalabileceği düşüncesinin gerçekçi olmadığını belirtti.
Gensler: “Kripto Güven Olmadan Hayatta Kalamaz”
SEC Başkanı Gary Gensler, çeşitli kripto şirketlerine karşı yürütülen yaptırım eylemlerinin yatırımcılar için güvenli bir ortam oluşturmayı hedeflediğini açıkladı.
Bu yaptırımlar, Sam Bankman-Fried (SBF) gibi sektörün öne çıkan bazı figürlerini hedef aldı ve birçoğu şu anda ya hapis cezasıyla ya da büyük miktarda mali cezayla karşı karşıya.
Gensler, “Birçoğu şu anda hapiste. Sadece SBF’den bahsetmiyorum; bir sürü başkasından da bahsediyorum,” diyerek durumu özetledi.
Yatırımcı korumasının önemine vurgu yaparak, sektörde meydana gelen birçok iflası ve kaybedilen milyarlarca doları hatırlattı. Sahtekarlık uygulamalarının denetimsiz bırakılmasının uzun vadeli zararlarına işaret ederek, bu tür faaliyetlerin engellenmesinin gerekliliğini dile getirdi.
Gensler, kripto para sektörünün net kurallar ve yatırımcı korumasına ihtiyaç duyduğuna inanıyor ve bir alanın güven oluşturulmadan gelişemeyeceğini vurguladı. “Piyasalarda yatırımcı güvenini oluşturamazsanız, bu alan uzun süre varlığını sürdüremez,” dedi.
Bitcoin Whitepaper’ın 16. yıl dönümüne atıfta bulunarak, bu teknolojinin yenilikçi olduğunu kabul etti, ancak diğer tüm sektörler gibi, kripto paraların da güvenli bir şekilde işlemesi için düzenleyici bir çerçeveye ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Son olarak, kripto paraların küresel sermaye piyasalarında çok küçük bir paya sahip olduğunu, yüzde 1’den az olduğunu belirterek, yatırımcı korumasının bu alanda yenilikleri teşvik etmek için hayati önem taşıdığını savundu.
Bitcoin’in Durumu: Hala Bir Menkul Kıymet Değil
Gary Gensler, SEC Başkanı olarak yaptığı son röportajda, Bitcoin’in menkul kıymet olarak sınıflandırılmadığına dair SEC’in uzun süredir devam eden tutumunu tekrarladı.
Gensler, bir varlığın menkul kıymet olarak nitelendirilip nitelendirilmediğini belirlemek için kullanılan Howey Testi’ni anlattı.
Howey Testi’ne göre, bir yatırımın menkul kıymet sayılabilmesi için, yatırımcıların başkalarının çabaları sayesinde kar elde etme beklentisiyle ortak bir girişime para yatırmaları gerekir.
Bitcoin’in ise, altın gibi, merkezi olmayan bir emtia olarak işlem gördüğü ve bu nedenle menkul kıymet düzenlemelerine tabi olmadığına dikkat çekti. Gensler, yatırımcıların bu projelerde long veya short pozisyon almaya karar verebileceklerini, ancak bunun için yeterli bilgiye sahip olmaları gerektiğini belirtti.
Ayrıca, kendisi ve selefi Jay Clayton’ın, Bitcoin’in SEC’in düzenleme yetkisi altında bir menkul kıymet olmadığını sürekli olarak savunduklarını vurguladı.
Bu durum, Bitcoin’i, düzenleyiciler tarafından kayıt dışı menkul kıymet teklifleri yoluyla fon topladıkları gerekçesiyle eleştirilen diğer kripto para birimlerinden ayırıyor.
Gensler ayrıca, kripto sektöründeki düzenleme belirsizlikleri hakkında konuştu. Düzenleme belirsizliği olduğuna dair iddiaları reddetti ve “Kuralları beğenmemek, kuralların olmaması anlamına gelmez,” diyerek düzenleyici çerçevenin varlığını savundu. SEC’in görevinin, yatırımcıları çıkar çatışmaları ve dolandırıcılık gibi risklerden korumak olduğunu belirtti.
Gensler’in görev süresi boyunca SEC, Ripple Labs gibi büyük oyunculara karşı agresif yasal işlemler başlattı. Örneğin, Ripple Labs, kayıt dışı token teklifleri yoluyla sermaye artırımı yaparak menkul kıymetler yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle 125 milyon dolarlık bir para cezası ödemeye mahkum edildi.