Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından yayınlanan bir makale, Bitcoin’in erken yatırımcılarına piyasaya yeni girenler aleyhine avantajlar sağladığını ileri sürüyor.
Makalede, Bitcoin’in merkezi olmayan yapısı ve sınırlı arzının, erken alıcıların düşük fiyatlardan satın aldıkları Bitcoin’leri yüksek fiyatlarda satarak yeni yatırımcıları sömürmelerine olanak tanıdığı vurgulanıyor.
Yazarlar, bu durumun “haksız servet transferi” olarak tanımlanabileceğini ve Bitcoin’in ya sıkı fiyat kontrolleri uygulanarak ya da tamamen yasaklanarak bu durumun önüne geçilmesi gerektiğini öneriyorlar.
Bu iddialar, kripto para piyasasının düzenlenmesi ve merkezi olmayan finans sistemlerinin doğasına ilişkin devam eden tartışmalara önemli bir katkı sağlıyor.
Bitcoin Servet Dağıtımı Sosyal Huzursuzluk Yaratabilir
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Bitcoin üzerine yayınladığı makale, Bitcoin’in servet dağılımının toplumsal huzursuzluğa yol açabileceğine dair endişeler içeriyor.
Makalede belirtilene göre, Bitcoin’e sahip olmayanlar, kripto paranın varlığını sınırlayıcı veya tamamen ortadan kaldırıcı mevzuatlar oluşturulmasını talep etmek için gerekli motivasyona sahiptir. Bu durum, sosyal çatışma potansiyelini artırabilecek bir servet dengesizliğine işaret ediyor.
ECB’nin raporu, Bitcoin’in suç faaliyetlerinde kullanılma potansiyeline dair endişeleri de gündeme getiriyor. Bu endişeler, Bitcoin’in anonim özellikleri ve global erişimi nedeniyle sıklıkla dile getirilmiştir.
Ancak, ABD Hazine Bakanlığı’nın 2024 tarihli raporu, kripto paralar yerine geleneksel itibari paraların hala yasadışı işlemlerde en yaygın kullanılan araç olduğunu belirtiyor, bu da kripto paraların suç faaliyetleriyle ilişkilendirilmesi konusundaki bazı genel kanıların aksini işaret ediyor.
ECB raporunun bir başka eksikliği, Bitcoin’in değerinin zaman içinde neden arttığına dair bir analiz yapmamış olmasıdır. Bitcoin’in değer artışı, kısıtlı arzı ve artan taleple açıklanabilir.
Bitcoin’in yaratıcısı Satoshi Nakamoto, bu dijital varlığı, hem merkezi olmayan bir ödeme sistemi hem de itibari para birimlerinin devalüasyonuna karşı bir koruma olarak tasarlamıştır. Bu, özellikle küresel ekonomide yaşanan belirsizlik dönemlerinde Bitcoin’in değerinin artmasını sağlayan temel nedenlerden biridir.
Bu bağlamda, Bitcoin’in sınırlı arzı (21 milyon adetle sınırlı), özellikle hükümetlerin genişletici para politikaları uyguladığı bir dönemde, varlığın nadirliğinin ve dolayısıyla değerinin artmasında kritik bir rol oynar.
Bu özellikler, Bitcoin’in kripto para piyasalarında benzersiz bir konumda olmasını sağlar ve bu nedenle, herhangi bir yasal düzenleme veya politika değişikliği, global ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
ECB Raporu Para Enflasyonu Bağlamını Ele Almakta Başarısız Oldu
ECB’nin Bitcoin’e yönelik eleştirel tutumu, parasal enflasyon ve artan kamu borçları gibi daha geniş ekonomik meseleleri ele almada yetersiz kaldığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Bu eleştiriler, özellikle İngiltere ve ABD’de kamu borçlarının son dönemdeki önemli yükselişlerini öne çıkarıyor.
İngiltere’de kamu borcu, GSYİH’nın %98’ine ulaşarak 1960’lardan bu yana görülen en yüksek seviyeye çıktı. ABD’de ise ulusal borç, son yıllarda M2 para arzındaki %41’lik bir artışın yardımıyla 35 trilyon dolara yükseldi.
ECB makalesinin, Bitcoin’in içsel bir değere sahip olmadığını ancak aynı zamanda istikrarsızlaştırıcı bir tehdit oluşturduğunu iddia etmesi, enflasyon karşısında değerini koruma yeteneği olan bir varlık olarak Bitcoin’in önemini görmezden geliyor.
Bu çelişki, Bitcoin’in, merkezi olmayan yapısı ve sınırlı arzı ile geleneksel para birimlerinin aksine enflasyonist baskılara karşı bir koruma sunma potansiyelini gölgelemekte. Bu durum, Bitcoin ve kripto paralara olan ilginin artmasına yol açıyor.
Charles Schwab tarafından yapılan bir anket, ABD’li yatırımcıların kripto paraları barındıran ETF’lere olan ilgisinin arttığını gösteriyor.
Ankete göre, yatırımcıların %45’i önümüzdeki yıl kripto paralara yatırım yapmayı planlıyor, bu oran bir önceki yıl %38 idi. Bu artan ilgi, kripto paraların, tahvil ve alternatif varlıkların önüne geçerek yalnızca ABD hisse senetlerinin ardından ikinci sırada yer almasını sağladı.
Özellikle Y kuşağı yatırımcılar arasında kripto paraya olan ilgi daha da belirgin. Bu grubun %62’si kripto sektörüne yatırım yapmayı planlıyor, bu oran hisse senetleri için %48, tahviller için %47 ve emtia gibi gerçek varlıklar için %46.